Manşet

6/recent/ticker-posts

Header Ads Widget

Responsive Advertisement

"A" harfiyle başlayan Atasözleri ve anlamları


Aba da bir diba da giyene, güzel de bir çirkin de 


Giyebilen, yakıştıran için ucuz ya da pahalı giysi değişmez. Sevmesini bilen için de güzel ya da çirkin değişmez. çünkü seven yürek karşısındakini güzel görür.
Önemli olan kullanılan malın niteliği değil, o malı işleyen kişinin niteliğidir. Çünkü yapmasını bilen, becerikli insanlar için yaptığı işin düzeyi, konumu başarıyı engellemez. Önemli olan, başarmasını bilmektir.

Aba vakti aba alan, yaba vakti yaba alan yanılmamış

Giysi ve gereç, aklımıza estiği zaman değil, uygun durumda, uygun koşullarda ve ucuz olduğu zaman alınmalıdır.
Bir işi yapmak ya da gereksinmemiz olan bir şeyi elde etmek için son an beklememeliyiz. Çünkü o an, hiç de elverişli olmayan koşullar içerebilir. Bu nedenle her iş zamanında yapılırsa kazanç sağlanır.

Abdal abdala çatmayınca, kasnak boyna geçmez

Burada abdal sözcüğü ” görgüsüz, kaba kişi” anlamında kullanılmıştır. Doğal olarak bunların kavgası çetin olur.
Neden olmadıkça uygunsuz durumlar ortaya çıkmaz.

Abdal abdalın ne onduğunu ister, ne de bulduğunu

Abdallar gezgin kişilerdir. Gereksinimlerini zor elde ettikleri için birbirleriyle paylaşma olanakları yoktur.
Aynı konumdaki kişiler, eğer bencillerse birbirlerini çekemezler

Ağır kazan geç kaynar.

1. Herkesin anlayış yeteneği bir değildir, öğrenme kabiliyetleri de farklıdır. Kimi kalın kafalı kimseler bir meseleyi oldukça geç ve zor kavrarlar.
2. Bazı beceriksiz, tembel kişiler işlerini geç yaparlar ve zamanında yetiştiremezler.
3. Ağırbaşlı, olgun kimseler bir olay karşısında hemen öfkelenip telâşlanmazlar.

Ağır ol, batman gelesin.

Temkinli, ağırbaşlı, ölçülü ol ve dengeli hareket et ki, itibargöresin; sevilip sayılasın. Çünkü hafif meşrep, sulu, çabuk kızıptaşkınlık gösteren, aceleci kimseler toplumda pek sevilip yer edinemezler.

Ağır taş batman döver (yerinden oynamaz).

Tutarlı, ölçülü, ağırbaşlı, temkinli kimselerin toplumda etkin bir yerleri, ayrıcalıklı bir kişilikleri vardır. Bu ayrıcalıkları sebebiyle onlara kolay kolay kimse ilişmeye cesaret edemez, onları hırpalamaya öyle herkesin gücü yetmez, dolayısıyla ister istemez saygı görür ve yerlerini korurlar.

Ağır yongayı yel kaldırmaz

Davranışları ölçülü, sözleri yerinde, temkinli ve ağırbaşlı olan insanlara dış etkenler, niyeti bozuk kimseler kolay kolay zarar veremezler.
Ağız yer, yüz utanır.
İkram kabul eden, armağan alan kişi, bunları kendisine sunan kimsenin istediğini yerine getirme zorunluluğunu duyar; birborçluluk duygusuyla bu isteği reddetmeye utanır, istemese de işi yapar.

Ağlamayan çocuğa meme vermezler

Hakkımızın yendiği yerde susup sonuca katlanmak doğru değildir. Susar, sesimizi çıkarmaz, hakkımızı aramazsak kimse bize yardım elini uzatmaz; hakkımızı vermez. Onun için hakkımızı arama yoluna gitmeli ve bu yolda sesimizi duyurmalıyız.

Ağlatan gülmez

Başkalarına zulmeden, sıkıntı veren, çile çektiren kimselerin kötülükleri karşılıksız kalmaz; günün birinde bu dünyada ya da öteki dünyada kendisine döner, yaptıklarının cezasını mutlaka çeker, o da ağlar.

Ağrısız baş mezarda gerek (olur).

Yaşayan her insan dertten, çileden yakasını kurtarabilmiş değildir. Yaşadıkça da kurtaramayacaktır. Dolayısıyla dertsiz insan ancak mezarda bulunur. Bu demektir ki, insan dertten ancak ölünce kurtulacaktır.

Ağustosta gölge kovan, zemheride karnın ovar

Vakit ve fırsat varken (yazın) çalışmayan, tembel tembeloturan, keyfini düşünen kimse, fırsat kaçtıktan sonra, çalışmanın zor olduğu günlerde (kışın) geçim sıkıntısı çeker;perişan olur, aç kalıp yoksul düşer.

Ah alan onmaz.

Zulmeden, hak yiyen, kötülük yapan ve bu sebeple birilerinin bedduasını alan kimse iflâh olmaz; onun sonu iyi değildir, yaptıklarının cezasını mutlaka görür.

Adam adamı bir kere (defa) aldatır.

Bir kimse, huyunu suyunu bilmediği bir kişiye bir kez aldanır; bir daha aldanmaz. Çünkü bir kez aldanmış ve ders almıştır. Artık kendini ona göre ayarlar, karşı tarafın düzenbaz olduğunu bildiği için tedbir alır, düzenbaz ne derse desin inanmaz ve tuzağına düşmez.

Adama dayanma ölür, duvara (ağaca) dayanma 

İnsanlar hayatları boyunca birbirlerine destek verirler, yardımcı olurlar. Ne ki her destek ve yardım sürekli olmaz. O hâlde insan, yapacağı işlerde başkalarının yardımına ve desteğine değil, öncelikle kendi gücüne, bilgi ve becerisine dayanmalı ve güvenmelidir.

Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur.

Büyüklerin küçükler üzerinde büyük bir etkisi vardır. Çocuklar, çokluk büyüklerini örnek alırlar. Onlardan ne görürlerse onu yapmaya çalışırlar. Bu sebeple, anne-babanın çocuklar, büyüklerin de küçükler üzerindeki etkisi, eğitim açısından oldukça önemlidir.

Ağaç yaş iken eğilir.

ocuklar mutlaka küçük yaşta eğitilmelidirler. Bu yaşlarda işlenmeye, her türlü bilgiyle donatılmaya elverişlidirler. Zaman geçip de büyüdükçe eğitilmeleri zorlaşır. Yaşlı insan kolay kolay eğitilmez. Onlar tıpkı kuru bir ağaç gibidirler. Eğilmezler, buna zorlanırlarsa kırılırlar. Bu sebeple onlara yeni bir davranışkazandırmak imkânsız gibidir.



Ağır yongayı yel kaldırmaz.

Davranışları ölçülü, sözleri yerinde, temkinli ve ağırbaşlı olan insanlara dış etkenler, niyeti bozuk kimseler kolay kolay zararveremezler.

Akan suya inanma, el oğluna güvenme.

Kimi akar sular yavaş aktığı için tehlikesiz görünebilir, ancak yine de güvenmemelidir. Bir an o suya kapılıp sürüklenebilir, derinlere ve burgaçlara çekilip boğulabiliriz. El oğlu da tıpkı bu akar sular gibidir, kimi yanlarına bakarak onlara güven duyamayız. Çıkarı için bizi tuzağa düşürebilir, başımıza olmadık işler açabilir, zor durumda bırakıp zarara uğratabilir. Bunun için temkinli olmalıyız

Yorum Gönder

0 Yorumlar